8 Temmuz 2010 Perşembe

The Last Station - Aşkın Son Mevsimi ( 2009 )




Yönetmen : Michael Hoffman

Senaryo : Michael Hoffman

Senaryo (kitap) : Jay Parini






Türkiye'de "Aşkın Son Mevsimi" olarak gösterime giren filmin orjinal ismi ingilizce olup "The Last Station" yani son istasyondur. Yönetmenin ingilizcede son istasyonu seçmesinin nedeni, birden fazla anlamının olması, haccın son istasyonu, yolun sonu anlamlarına gelmesi. Bununla birlikte Hoffman bir röportajında, kendisini bu filmi yapmaya yönelten şeyi şöyle açıklamış:

 " Bu öyküde beni çeken, büyük adamın sevgiyle sarılmışken sevgiden kaçışı oldu. Aynı zamanda hayal edilen aşkla gerçekte yaşanan aşk arasında ki farkı anlatmak istedim. Film bence, idealin gerektirdikleriyle gerçekte yaşananlar arasındaki çelişkiyi anlatıyor."



Hoffman filmde anlatmak istediklerini çok başarılı bir şekilde yansıtmış. İzlerken Tolstoy'un sevgiye inancı ve ondan kaçışının çelişkisini görmemeniz mümkün değil. Bununla birlikte, beni en çok etkileyen karakter Sofya oldu. Bu harika kadın, kocasına olan aşkının yanında fazlasıyla derin ve yılmaz bir karakter. Kocasına delicesine aşık olan Sofya diğerlerinin aksine Tolstoy'u bir ilah gibi görmüyordu. Onu hepsinden iyi anlıyor fakat bu narsist dahiye çelişkisini kanıtlayamıyordu. Tolstoy sevgiden bahsediyor fakat çok sevdiği ailesiyle sıradan bir insana olan sevgiyi aynı kefeye koyuyor, bu açık farkı anlayamıyordu.

Tolstoy herkesin eşit olması gerektiğine inanıyordu. Bu yüzden bütün mal varlığını dağıttı. İşte sevgili eşi Sofya ile sorunlar da tam bu sırada ortaya çıktı.  Çünkü Sofya çocuklarının mirasının dağıtılmasını istemiyordu. Buna bütün gücüyle karşı çıktı. Tolstoy ise karısının muhalefetinden dolayı evini terk etti. Bu da artık kendisinin olmayan bu evden son ayrılışı oldu. Çıktığı yolculuk sırasında hastalandı. Ağırlaşınca bir tren istasyonunda kaldı. Burada hayata gözlerini yumdu.


Ve tabiki bu filmde Tolstoy ve eşini canlandıran Christopher Plummer ve Helen Mirren.  Harika oyunculuklar sergilemişler. Akademi ödüllerinde 2006 yılında 'The Queen' filmi ile en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Helen Mirren, bu performansıyla da şimdiden Roma Film Festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı.


James McAvoy'dan bahsetmeden de olmaz şüphesiz. Çünkü film Onun canlandırdığı karakterin bakışıyla çekildi. Yönetmenliği yanında filmin senaristliğini de yapan Hoffman, Jay Parini'nin kitabında ki 6 farklı karakterden en ilgi çekici olanın Sofya olduğunu düşünse de, Tolstoy'un hayatına asistanı olaral giren Valentin'i (James McAvoy) tercih etti. Tolstoy'un fikirlerine inanan, seven ve aynı zamanda Sofya'ya da hak veren bir karakter olan Valentin kesinlikle en iyi seçimdi. Böylece fırtınalı bir ilişkileri olan Tolstoy ve eşi arasında ki dengeyi sağlamış oldu. Sonuçta ortaya çok hoş bir film çıktı.

 
Küçük bir bilgi: Filmde Tolstoy'un kızını canlandıran Anne Marie Duff ile James McAvoy  evli.







1 yorum:

  1. Çok hoş, çok güzel ve insanı saran bir dille anlatmışsınız .
    Filmi izlemedim ama izlemiş gibi hissetim. Kahramanları gözümde canlandırdım. Sofya yı bende sevdim ve anlattığınız kadarı ile hakta verdim ( tipik bir Türk bayanı olarak:) )ve gözlerimi kapadığımda ne kadar doğrudur bilemem ama filmi izlediğimde renkli ve canlı ortamlar kadar koyu ve sıkıntılı renkleride görebileceğimi sanıyorum . Dahilerle evli olmak zor işmiş yani :)))

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...